o belde 591

O Beldenin Tahlili

“Ana baba ve bunlardan meydana gelen çocuklar”ın kimler olduğu hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bunlar, “Âdem ve zürriyeti, Nûh ve soyu, İbrâhim ve soyu, Hz. Muhammed ve soyu, genel anlamıyla anne baba ve çocuklar” şeklinde özetlenebilir. Taberî, gerekçelerini açıklayarak bizim de katıldığımız son mânayı tercih etmiştir (bk. XXX, 125). Bu bölümde şair, artık cüdâ kaldığı o beldeyi tasvir ediyor. Şiirin ağırlık merkezini teşkil eden bu tasvir başlıca iki unsurdan oluşuyor.

Bu akşamın şairin kendisinde esin ve hüzün tellerinin titrettiğini ifade ederek yine bu hayali beldeden ayrı kaldığını, sürgün ve ayrılığa mahkûm bu yerde tutuklu olduklarını söyleyerek bitirir. Serbest müstezat tekniğine uygun olarak, şiirde cümleler tek bir dizede başlayıp bitmiyor. Dizelere dağılan cümleleri bütün olarak değerlendirecek olursak, uzunluk ve kısalıklarıyla, şiirin içeriği arasında bazı ilişkiler olduğunu görürüz. Başlangıcı teşkil eden uzun ve öğeleri dağınık cümleler, genellikle heyecanlı bir ses tonuna karşılık geliyor. O beldeyi ve o belde kadınlarını tasvir eden kısa cümlelerde, hayali bir mutluluk duygusuyla şairin ruhu gibi ifadesi de sakindir. Bundan sonra arka arkaya gelen dört soru cümlesiyle tekrar duygusal karmaşa başlıyor. Son dizelerdeki cümlede ise şair, istemediği bu yerde kendini sonsuza dek mahkûm hissediyor. O Belde şiirinde uzaklarda ismi olmayan bir şehirden, o şehirde yaşayan kadınlardan ve o kadınların şairin aşık olduğu kadına benzerliklerden bahsedilir. Anlamın kapalı, ifadelerin muğlak olduğu şiirde, düşsel imgelerle geçek iç içe geçmiştir. Şair bir dizesinde ”burada mahkumuz” derken dünyayı kasteder. Şairin ”o belde” olarak nitelendirdiği yer ise bu dünyanın dışında yer alan başka bir alemdir.

Bunlar tıpkı bir musiki eserindeki leit-mo-tivler gibi bir an kaybolduktan sonra kendilerini yeniden hissettirirler.

O Belde’nin Tahlili

Omurganın esnekliğini kaybetmesiyle birlikte omurganın duruşu değişir. Kasların zayıflamasıyla oluşan beldeki düzleşme, bazen kalıcı hale gelebilir” dedi. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com’a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Şiirin “bugünkü beşer ”den bahseden parçasını ikinci bölüm olarak alıyoruz. Burada şair, sevgilisine “bir ince taze kadın”, kendisine “eski bir budala” diyen “bugünkü beşer” hakkındaki düşüncelerini dile getiriyor.

Divan Şiirinde Aşk, Âşık, Mâşuk, Rakip ve Zahit

Sûre, adını ilk ayetteki “el-Beled” kelimesinden almıştır. Mekke’de indirildirilen sure, 20 ayetten oluşur. Sure ismini ilk iki ayetinde geçen ve beldeler şehirler anlamına gelen el-beled kelimesinden alır. Bu surede el beled kelimesi ile Mekke şehri kastedilmektedir. Beled Suresi’nin Arapça okunuşu ve Türkçe anlamı, mealini haberimizde bulabilirsiniz, dinleyip ezberleyebilirsiniz. Öztürk, Nurettin , Çağdaş Türk Edebiyatında Ütopya, İnönü Üniverbettilt, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Elemlerine bir liman olan bu mavi deniz, MELALİ ANLAMAYAN NESLE AŞİNA DEĞİLİZ.

{

İkinci Meşrutiyet’ten Sonra Edebiyattaki Değişmeler: Biçim ve Dil Sorunları

|}

“Nîlî sükût-ı istifhâm”(çividi soru sessizliği) tamlaması da şairin anlatımına güzel bir örnektir. “Nîlî” sıfatını şair, “istifham”a değil “sükût”a bağlıyor. “Ve bu akşam ki eyliyor tehziz / Bende evtar-ı hüznü ü ilhamı” Dizelerindeki tamlamalar da dikkat çekicidir. “Evtâr-ı hüzn ü ilhâm” (üzüntü ve esin telleri) tamlaması ile şair, içindeki duyguları, hüzün ve ilhamı bir musiki aleti gibi düşünüyor. Bu ifadede şair, kendisi ile tabiat arasındaki kaynaşmayı müzikal bir niteliğe büründürüyor.

Düzyazı türünde verdiği eserler de başarılıdır. Şiirde dizelerin uzunluk ve kısalıkları da şiire musiki havası veriyor. 12 ayrı vezin kullanılan bu 59 mısralık şiirde, birbirini takip sırasına bakarak, şairin belirli aralıklarla tekrar ilkesine dikkat ettiğini görürüz. Bu da bize gösteriyor ki şair, şiirini yazarken serbestlik içinde belli bir düzen kurmuştur. Fonetik bakımından birbirine benzer yapıda kelime parçalarının ısrarla tekrarı da “O Belde”yi müzikal kılan vasıtalardan birisidir. Bunlar âdeta şiirin ilk kelimesi olan deniz-ler-den kelimesinin ses itibariyle parçalanarak bütün şiirin içine yayılması şeklinde görünüyor. Ünlü+n, ünlü+r olarak gösterebileceğimiz ses gruplan, mısraların içinde ve mısradan mısraa devam eden bir ahenk temin ediyor. Gerçekleri belirsizleştiren, hayal kurmaya uygun bir renktir. Gölge sıfatı da gerçeği silme arzusunu ifade eder. Hava ve kadınlar için kullanılan “ince” sıfatı da bu eğilimi gösterir.

O beldede akşam mavi, kırgın ve dalgındır; deniz durgun, sessiz ve hastadır. O belde de “ufk-ı şam” (akşam ufku), “âlâm-ı fikr” (düşünce acıları) gibi sıradan isim tamlamalarının yanında, bazı yeni isim tamlamaları da görülür. “Melal-i hasret ü gurbet” (özlem ve gurbet sıkıntısı) tamlaması şairin en ince ruh halini ifade eder. “Lerze-i istitâr-ı istiğnâ” (içe kapanma ve çekimserlik titremesi) tamlaması da şair tarafından bulunmuş yeni bir tamlamadır. “Bûy-i rûh” tamlaması şiirin en ilginç tamlamasıdır. Dizenin içinde “Ve bu akşamki lerzesiz, sessiz / Topluyor bû-yi rûhunu gûyâ” ifadesi, tabiatla kadın arasındaki kaynaşmayı ifade ediyor.

O Belde’nin kadınlara ayrılan dizeleri görünüm tasvirine oranla daha fazladır. Bunun nedeni, şair için önemli olan manzara değil ruhtur. O belde, kadınların varlığı ile değer kazanan bir yerdir. O beldenin kadınları güzel, ince, saf ve leylî (geceye özgü) dir. Oradaki kadınlar gönüldeki acıları dindirmeyi bilir. Ayın hüznünün ışıksız alevi, sanki ellerine sığınmıştır. Orada “dalgın akşam”, “hasta deniz” ve “kadınlar” hepsi birbirine benzer. Şair,o mavi gölgeli beldeden ayrı kaldığını, sürgüne ve ayrılığa mahkûm bir yerde tutukluolduklarını söyler. Hayali bir mekân yaratan şair sonraki kısımda bu beldeyi ve bu beldede yaşayan kişileri tanımlar. Bu beldede mavi akşam, dingin deniz ruha huzur verir. Bu beldedeki kadınlar ince, saf, kalp acısını dindirmeyi bilen, gözlerinde hüzün olan kadınlardır ve bu kadınlar beldenin ruhunu temsil eder. Son kısmında ise şair umutsuzluğa kapılarak bu beldenin gerçekten var mı yok mu olduğu bilmediğini dile getirir bildiği tek gerçek kadın, akşam ve kendisinin var olduğudur.

Add Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Avant Medicals, 10th Floor, Chancery Place

Brown Street, Manchester, M2 2JT

Phone: 0843 289 2803

Fax: 0844 357 6886